''Saeki hanımın yaşamı, oğlanın öldüğü yirmiyaş noktasında donup kalmıştı adeta.Onun ruhuna çakılan saatin ibresi oralarda bir yerde durmuş''
sahilde kafkayı bitirmeme çok az kaldı ve heyecan dorukta anlatmıycam korkma:)
ikidir sayın menteşe bok atıp duruyorum, dün geceye kadar da bişiy yok yazdıklarında h. murakamiyi kopyalıyor diye düşünüp duruyodum. taki tırnak içindeki cümle onun bana ezberlettiği bi cümlesini hatırlatana dek. yatağımdan kalktım aslında kafka tamura ve nakatanın ayrı ayrı ve sanırım birbirlerine teğet geçecek öykülerini bölüm bölüm okurken kaybolmuştum ormanın derinliklerinde. bugün bütün öğleden sonrayı bağırsak-labirent metaforunu düşünerek geçirdim neyse konu dağılıyor. menteş diyorum özür diyorum sayın menteş halt etmişim. mizah dolu kıvrak dilinizi unutmuşum kitabı okuyalı bir yıl olmuş çabuk unutuyorum maalesef.
''ömrümün gümüş çivisinin çakıldığı an''
bu cümleydi işte. göz kapaklarımın yorgunluktan kapanması dışında hiçbir gücün beni ayıramayacağı kitabımı bırakıp en az bi saatimi tekrar dublörün dilemmasına ayırmamı sağlayan etken cümle. altını çizdiğim yerleri ve bi sürü pasajı tekrar okudum ve keyif aldım notlarımı okurken. özür kocaman kocaman:)