Mayıs 27, 2015

yazmak ya da yazamamak bir küçük mes'el

yazamıyorum
artık bloğumu daktiloda saçmalar gibi yazamıyorum
etrafta onlarca kağıda kıyıya köşeye kalemleri deneye deneye karalayıp duruyorum birşeyler.
Bir bütüne ait olsun kelimelerim diye zaman verdim kendime ...
Dün gece bir rüya gördüm diye başlar sanırım bütünüm ...
ve elbette dün gece upuzun bir rüya gördüm diye devam eder...
Hafıza sarayıyla aklımı bozmak üzereyken rüyalarım imdadıma yetişti şükürler olsun.
Yine bir ev, rüyasız bir ev, ilk rüyası bu evin demeliyim ya da
kim bilir hangisi tam karşılar
Şimdi violet baudelaire gibi saçlarımı tepeden toplayıp zihnimi hizaya sokma vakti, bildiğim tek şey bu... Bu sayıklatan kelimelerimden kurtulmadan çalışamayacağımı iyi biliyorum.
Bu ev tanıdık bildik çocukluğumun iki aile evinden biri, geçen gün o evi düşündüğümde mutlulukla eşleştiğini farkettim oranın, aile demekti çünkü baba tarafı. Her odası ayrı anıya çıkan ayrı yaşanmışlıklara çıkan ve banyosunda acının zirvesinde kıvrandığım, dedemin körlüğünü çırılçıplak hissettiğim. Allaha şükürler olsun ki kalbim görüyor çok ızdıraplı olsa da memnunum.
Banyo penceresi körlüğümü dedemin gözünden baktığımı 3 yıldır anlatamamak çok yorucu çook.