öyle apaçık ve bağıra bağıra söylesem... söylesem de ne olur ki bi siktirlik işim var burda bu kandan olmak kanıma dokunuyor ya tercih seçeneğim olsaydı ne senin rahminde büyümeyi ne de şuan burda olmayı seçmezdim elbet ve elbette sana hala öfkelenmemeyi seçerdim. kırgın bile değilim kızıyorum sade kendime ama başlangıçları sen yapamıyorsun ya bu acziyet kanıma dokunuyor yine mideme ağrılar saplanıyor biliyorum ki daha da güçleneceğim senden sonra şu dakikadan sonra ve öfkemi içime akıtıp seni iyice zihnimden koparıp attığımda herşey bitecek az kaldı biraz daha sabır birazdan geçer gider zihnimden de uçar cümleler kavgalar atışmalar ama bir tek havada asılı kalır uzay boşluğuna yollanır harflerin müziksiz öyle ruhsuz kalpsiz kırıcı ve umursamaz... benim içimdeki çığlık kalır benimle mezara mı girer yanyana gelir sözcüklerim çoğul cümlelerim can mı yakar belki bir gün bi yerde diş fırçama sarılı bulur biri
içimdeki o kocaman boşluk çığ gibi büyür durur -adı annedir bu boşlğun- bir devinim ki boşa çabalarımı karşılamaz yırtınır dururum, kalbim kafesinden havalanır da bir ağaç kovuğuna sığınırsa eğer belki dinlenir de tekrar coşar. Paramparçayken bütünlemeye çalışıyorum diyorum ya kendimi; camdan bir bardak mıyım da gözünüzden düşüp kırılıp da onarılmaya çalışacağım - artık böyle bir çabanız da yok üstelik- zira değilim hepimiz topraktan geldik unutmayın en insanoğlu sizin sandığınız hiçbirşey sizin olmadı hiçbir vakit! 21 gramınız alındığında bedeninizden saç tokanızı çözmeye elimi ben uzatır alırım ve başınız ölü bir kuş gibi yana düşer ve ben o an ölüden korkmanın ne ahmakça olduğunu öğrenirim... kum taneleri ve ruh toplamından oluşsak da belki sadece çamur ve sudan oluştunuz size ruh verilmedi yada kullanmayınca el konuldu yada mühürlendi kalpleriniz ne yazık size insanoğlu ve inatla idia ediyorum insan kelimesini haketmiyorsunuz siz!!! sevgi barındıran herşey bana güzeldir sen ise sense körsün tamamen kör ve üzülerek söylüyorum ki seni bir daha asla sevmeyeceğim...