Aralık 04, 2013

çok uzaktan geldiysen otur soluklan dedi! teo

bu sefer mekan sabit, zihnim berrak...  ve evet yine rüyadayım...
arkamı yurt sokağına dayadığım, koruma alanında şimdilerle yıkılmasını hacettepenin dört gözle beklediği evim. zeminin üst katındayız -3.kat değil-  kaan sen ben evimiz(miş)
hiç tasarlamadığım üstünde kafa yormadığım birşey
eve yerleşmişiz eşyalar yerli yerinde müşterek kullanımlıklar. inşa etmişiz kabaca. yanımda bir de arkadaşım var, evin girişinde ufak bi çardak sizi oraya yolluyorum.  Ayağımın bastığı her yer titriyor sarsılıyor, tahtaların aralıklarından bodrum kat görünecek nerdeyse ve gri , yıkılmaya yüz tutmuş binam. bu yıkıntıya neden yerleşmişiz ki diyorum. Telaşla bikaç eşya alıyorum neyseki özel eşyalarımı getirmemişim diye ferahlayıp çıkıyorum şaşkın ahmak

Kasım 04, 2013

hiç sevmem başlık atmayı

Zor bir gün... Aklıma hakim olamadığım cinsten.  Birşeyler yazmazsam sakinleyemeceğim sanırım.  içimde bir ankara özlemi oluşmaya başladı yine yeni yeniden. olanca işimin arasında motive etmeye çalışırken kendimi haritada bedenime yer tayin ederken buldum. beynim yine sıçrayarak düşünmeye başladı ankara değil de çevresinde gezinen gözüm iştahla eskişehire takıldı. Üniversite öğrencilik - zaten 2.5 yıl kadar sürdü ya neyse- yılımda babamla 2 günlüğüne gidip hayran kaldığım ilk denizsiz şehirdir kendisi. Yıllar içinde pek bir güzelleşmiş bu da ayrı bir artı tabi. demiryolu güzergahında olmalı yaşayacağım şehir dedim tren yolculuğuyla gitmek kavramı zihnime nasıl yer ettiyse artık.  hayatıma yön vermeyi, birine dayanmak istemeden bu duyguyu aşmış olarak yapmak istiyorum. Klavyemin büyük harf tuşu çalışmıyor yoksa ben diline gayet bağlı iyi bir edebiyat öğrencisi oldum hep en utangacından hem de. Selma hocam duysa ''senin gibi seçkin (!) bir öğrenci bu hatayı nasıl yapar irem'' diye azarlardı o tatlı sesiyle ve kibarca. Ne diyordum Ankara...  Uzun yıllar sonra iki ay önce gittim özgürlüğüme, ben de yürümeye eşdeğer olan şehrime. O iki buçuk yıllık öğrenciliğimde sürekli otobüsle -13 numara- gidip gelirken ovasına düşen şimşekleri heyecan, mutluluk ve biraz ürpertiyle izlediğim şehre. Diyeceğim şu ki Kemal Tahir... Orta okuldayken babamın kitaplığından aşırıp heyecanla okuduğum ''köyün kamburu bir ''yedi çınar yaylası'' havası kalırdı çoruma yaklaşırken içimde merak ederdim o insanlar buralarda mı yaşamış diye. hiç merak etmemişim. ta ki bu ay ki ''sarman kitap klübü'' okumamız ''karılar koğuşu'' olana dek. Meğer ki bana oraları hatırlatan kitaplar Çorum Üçlemesinin iki kitabıymış Tahir'in... 
dün tekrar tekrar seyretmeyi adet edindiğim 3 filmimden birini izledim öyle güzel bir lezzet bırakıyor ki damağımda orda yaşamak istiyorum. yine yeni yeniden 

Ağustos 28, 2013

düş

ayakta durup dışarıyı seyrediyorum bi avrupa kentine bakıyor gibiyim zaman mekan yok çünkü rüyadayım. iki yanımda genişçe pencereler var sağ ve sol pencere aynı düzleme açılıyor gibi. ferahlık genişlik duygusu kaplıyor içimi sırayla pencerelerden dışarı sarkıp etrafı izliyorum. prizmatik bi yüzey gibi etrafım. bol aynalı bir oda gibi.



beton değil akşap olsa tam bu ve simetriği bitişik halde

Ağustos 10, 2013

başla

Dönüş iyidir dönüyorum twitterla uzun süredir aldatiyordum seni sevgili blogum. Buralik birsey yoktu hayatimda epeydir. Dönüyorum kagida ve kaleme sadakatime . Dönüyorum biraz ilerideki reme... kendimi sana dogru firlatacagim. .. bir yillik plan yapip hayatima baslayali 4.5 yil olmus ne iyi etmişim ne harika bir karar ve adimmis. Ikinci basamagi da ciktim simdi hem de baslangici korktugum kadar zor da olmadi şükür:) şuan icin en muhimine yani üçüncü basamakta sıra. Artık isinmaliyim bu sefer bi yildan önce olma şansı yok maalesef . Baslayalim fonda dönüp duran guzel seslere sozlere melodilere yenileri eklensin:)
#huzur gecem

Mp3 dinlemeyeli yüz yil oldu sanki zorla buldum depo yerimi puf.
İçimde sessiz sakin bi isyan
Playlistim ;

http://instagram.com/p/cz8EvFilfk/
evimden fotolar :))
http://instagram.com/p/cgoRjJClbR/
http://instagram.com/p/civtdvClbB/

Ocak 18, 2013

ateş

   Gün geçtikçe kalp hafifler, göğüsteki baskı azalır derler.acı kalır. kalp kalıbından çıktıktan bir süre sonra soğur kabuk bağlar. onlar hep diyor ben takılmadım onlara hiç, şimdi bir bildikleri vardır diyorum olmalı. bilen olmalı. yaşamın şifresini benden önce çözmüş birileri var. vardır rem. boşuna arama hazıra konsana ne debeleniyorsun nrem. öyleyse diyorum neden içim eziliyor gün geçtikçe daha fazla hem de. şarkılar olmasa. ah olmasalar. daha mı zor olurdu daha mı kolay. gözyaşı olmasa yahut hiç olmasa sevgi olmasa. ruhun besini olmasa, kurusa kalp katılaşsa ama kimsede olmasa. yolda yürürken biri çarpmasa sıcak gülümsemesiyle ve yahut çarpsa da ısınmasa kalbin kor olmasa.
    Kör olsa kalbim. sol yanımda koca bir çöl olmasa. bedenimi yünlerle sarıp, zihnimin boşluklarını sıkı sıkıya doldururken o tenhalaşmasa. siyah ince uçlu kalemime dokunmak yetse, sarı yapraklarına manasızca kelimeler sıralamak yetse defterimin, bi çikolata kadar yakın olsam mutluluğa. dışımda bir ruha içinde barındığı bedene ihtiyacım olmasa.
 içimdeki aşk elimdeki saz yetse canıma