Eylül 12, 2014

veda





Bir şarkı ki 2.5 yıllık Ankara hayatım boyunca Giresun yolculuklarımda aynı yerde her dinleyişimde içimi parçalayan şarkıdır kendisi...

Gelmeyecek bir yolcuyu beklediğim yıllar yitik hür denizime öyküler yazdığım...

Şimdi dönüp baktığımda beni mutlu eden, çocukça fazlasıyla safça dönemlerimmiş küskünlükler biriktirmeden çok önce.

Uzun yıllar sonra bir gün parmaklarından sesinden göğsünden dinleyene dek unuttuğum bir şarkı...

Şimdi ise güzel bir anı olarak rafa kalkacak belki bir gün bir yerde bir öyküye dönüştüğünde cümlelerim bir yere evrilerek yerleşecek artık içimi titretmediği zamanlarda tabiki.

Nisan 16, 2014

tarifsiz kederler içindeyim

Yaşasa 100 olacaktı  70 de kafiydi belki 60 dahi yeterdi... müşfik bile öldü :(
orhan veli yüz yaş değerlendirmesi  bu yazıyı iki kez okuyup ilkinde Cemal S. ya kızıp, ikinciye biraz hak verdim sonra tekrar kızdım 36 dedim. Geçen hafta bi 36 lık daha göçtü dünyadan bu konuda konuşmak istediğimi hiç sanmıyorum. Durup susucağım yine sadece 36...
İçimden bağıra bağıra Hicret'i okuyorum yankılanıyor kulağımda.
bir garip orhan veli bu albümü dinlediğimde orta sonda falan olmalıyım. Ablamın kasetini aşirip heyecanla dinlemelerim geldi aklıma derin bir of eşliğinde...
----------------------
Duman diyip durmalıyım yine zira hayat enerjimin en az bir aylık kısmını ona borçluyum geçen cumadan başlayarak. Ne çok özlemişim dedim ne çok hasret kalmışım müziğine Dumanın... İşin kötü yanı kulaklıkla ya da hoparlörle müzik dinlemek kesmiyor artık beni. Sabahları en az iki doz ve akşamları 3-4 doz ruhtan alıyorum darmadumanı... Yetmiyor kesmiyor öyle dertli mi gözleri kanlı mı melankoli mi diyip duruyorum sonra bu albümde de üçleme yaptık bak diyorum ... Her birini ayrı ayrı sindirerek dinledim tüm olumsuz uyaranlara rağmen hem de evde kulaklığım ve ben gözlerim kapalı-kanlı dinler gibi... Soyutlanmayı seviyorum kalabalıktan, istediğimde kaynaşabildiğimden sanırım. Duman geride bıraktığımız 12-13 yılda iyice devleşmiş sahnede. Kendini en sağlam duman fanlarından derdim ama ben gibi yüzlerce genç vardı Trabzon'da ve buna şaşıran tek ben değildim. dinlemeden geçmemeli
11 nisan, nisan ve ben, bir kızım olursa nisan olmalı adı.
-----------------------------------------------
Boğaz enfeksiyonu derin uyku ve kabusun birebir bağlantısını yaşadım dün gece. Ölümler üstü, konser, iş, ders,eğitim kısaca hayat derken bir kovalamacanın içinde hüznümü yaşıyorum. Sindire sindire birşeyler yaşamayalı uzun zaman olmuş unutacakmışım durdum hatırladım.
Bunca yorgunluk ve hastalık neticesinde dehşet bir kabus ta gördüm tabiki . Onlarca çocuğun vahşice öldürülüşünü film izler gibi izledim hala gözümün önüne geliyor.

Nisan 10, 2014

marttan kalıntı

     Günler haftalar aylar bir kovalamacada yaşarmışım gibi gidiyor yakaladığımı yaşıyorum. Eşle dostla konuşuyoruz ve diyoruz ki ne çok vaktimiz varmış önceden. Ben şahsen bizzat kendim  melankolik gezecek ne çok boş vaktim varmış dedim ilk gençliğe dair. Yalnızlıktan yakınmayı bırakalı epey oldu yalnız kalmak için çırpınıyorum şimdilerde,yetmiyor vakit...
     Kafeste kuyruk peşinde hamster değilim yalnız.  bu hafta yazmayı ihmal ettim yani sanıyor musunuz sadece tivitira ve buraya yazıyorum. fotoğraf çekiyorum gözümün gördüğü güzellikleri zihnime hatırlatmak için. kayıtlar alıyor biriktirdikçe biriktiriyorum. ne koleksiyonu ki bu şimdi? 11 e 10 kala filmindeki koleksiyoner amca gibi iki tane alıp tekini kullansam anıların nolurdu sanki?
     Üç doz şebom iyi gelir hava da güneşli, yağmurun nasıl hakkı varsa güneşin de üstümüzde hakkı vardır. inandım... Asıl içerde bi ırmak akıp geçiyor ve tutamıyorum çoğunu. özü kalıcak bana onu bekliyorum
ölüm biraz uzaklaş nolur...
köşe bucak kaçasım var senden. KIymetlilerimi de alıp senden en uzağa kaçasım var. Değemeyeceğin bri yere. 

Şubat 19, 2014

uyanma

http://www.deezer.com/album/1214980

birkaç gün ewel sıkıntılı bir rüyadan gerçek değil irem sakin diyerek kurtuldum.
bu sabah da yine rüyamı hatırlamaya çalışarak uyandım. sonra yine uykunun kollarına. yine ankara...
kaansız hayatım onu rüyalarıma almamakta ısrarcıyım hala...
bu sefer başka bir ev 5. evime de kavuştum. kocaman bir oda ferah kalabalık bir aile eviymiş. biri içinde bulunduğum diğeri komşu iki bina birbirine bakan ve  genişçe bir koridorla ayrılan. iki bina ve hatta camdan kafamı uzattığımda uzunca bir koridor görüyorum bu evler ucuca eklenmiş gibi. çocuklar oynuyor gizli bir geçitten çıkıyorlar ''harika'' diyorum seslice ''tam olması gereken gibi'' . bir araba girecek kadar genişçe ama araba yasak. çocuklar koşturup duruyor. huzurluyum mutlu değil.  4 gün geçiyor yanımdaki kankammış ama sureti o değil kızıl kıvırcık ama kankamın ruhuna ve sesine sahip. uyanınca rüyamı anlatıyorum gece konuştuk ya ondandır diyor şimdi.
insanların sevdiğim huyları birleştirip bir tam insan yapasım mı var ne. bir dostun dediği gibi heybeme attığım biriktirdiğim insancıklarım. tam böyle demese de buna yakın bir şeydi insanlardan aşırdığım güzellikleri sakladığım bir heybem varmış kırılgan boynumda. belki sırf bu yüzden dayanabiliyordur  olan bitene...

tren yoluyla yolculuk yaptığım bir ankara yolculuğu da başka bir rüya en karman çorman olanından. kocaman yer altı garı civarında saatlerce dolanıp ve en klasiğinden geç kalınan yolculuklar.
absürd bir şekilde uçak iniş pisti bi önceki evimin kapısı. yazmayayım bu kadarını dedirtecek kadar manasız geldi. ve aklıma  rüya oluşumunu nefis anlatan michel gondry den başucu filmimin nefis sahnesi gelir http://vimeo.com/27353491