Mayıs 08, 2011

çocuklari satin!

tarihin; dikkat edin yalnızca müzik tarihinin değil, düpedüz dünya tarihinin son iyi adamı kurt cobain öldüğünde hepimiz yalnız kaldık. hâlâ da yalnızız ve hiç kimsenin dolduramayacağı bir boşluk hissi var içimizde. öyle kalbimizdeki boşluk falan değil; kalpteki boşluk doldurulur, hem de tıka basa doldurulur istenirse!

kurt'un yarattığı boşluk tamamen yerkürenin katmanlarıyla ve atmosferin kimyasal yapısıyla ilgili. dünyanın diyalektiği işte; bazen bir kişi ölünce dünya boşalır, bin kişi aniden ölüverse dünya rahatlar, nefes alır!

kurt'un önemi ayrıntılarda gizli. bacaklarını bir tavuskuşunun kuyruğu genişliğinde açabilen courtney'le otel odasında yatarken, yerde ölü bir kuş bulduğunu biliyoruz. kuşun üç tüyünü yolarak birinin kendisini, diğerinin courtney'i, üçüncüsünün de doğacak çocuklarını simgelediğini söylemesi önemli. lüks bir otel odasında ölü bir kuş bulabilmek de ayrı bir beceri tabii. ayrıntı bu işte!

çaresizce sevinelim mi şimdi? che baskılı tişörtleriyle medya plazalarda boy gösterenler, şimdi de kurt'un sekiz yüz sayfa tutan günlüğüyle oyalanıp "ay çatlak bu adam; baksana ne yazmış!" diye birbirine okuyarak kıkırdayacaklar.

oysa kurt "don't read my diary when i'm gone" demiş. "if you read, you'll judge" demiş bir de. az sorumluluk değil bu. yeryüzünde kaç kişi var bu yükü omuzlarında taşıyabilecek; göreceğiz!

courtney'in el yazması günlüğü yüksek bir fiyata müzayedede sattığını biliyorduk. şimdi çözülmesi gereken denklem şu; acayip paralar karşılığında bu günlük satılmalı mı, yoksa kurt'un dediği gibi; yiyecek için çocukları mı satmalıyız!

tam da bu noktada "sell the kids for food..." diye bağırmak geliyor içimden. canınız cehenneme!