Ağustos 29, 2010

ha'l

seviyorum bu halimi duruyorum öylece denize karşı parmaklarımın arası kum dolu hafif bir rüzgar esiyor denize doğru yavaş yavaş yürüyorum sanki...
içimden hafif bir müzik yükseliyor karnımdan yükseliyor göğsümü daraltıyor ve kulağıma oturuyor ...
aksini duyuyorum sanki dipsiz bir kuyudan geliyor yok yok taş plakta müzeyyen senar söylüyor benzemez kimse sana diyor ne derin ne hisseredek söylüyor hatun samimi işte ki çook zevkli dinlemesi onu yüreğine sağlık diyorum başımı çevirince oda hafif aydınlanıyor uzanıyorsun kanepede üstün açık yine koca bir tekmeyle savmışsın örtüyü öyle boylu boyunca uyuyorsun o'rdan gelmişsin yıkamak istiyorum ellerimle arıtmak seni ama huysuzlaşırsın gece gece çekemem, bazen bencilliğim tutuyor elbet bende insanım görmesin diyorum dengesi çok bozuluyor ama bu fena hem de ne fena haddini bil irem diyorum o daha bir çocuk...
dün bir yıldır girmediğim bir eve girdim eşyalar yerli yerinde ama girdaba çekilmiş gibi nefessiz kaldım sanki film izliyordum yada bi kabustu ağlayarak uyandım dışarı çıktım nefes aldım. gözyaşlarım niyeydi bilmiyorum belki de herşeyin boşuna oluşuna olabilirdi ben gitmiştim herşey devam etmişti hem de dolu dizgin ve fütursuzca ve sonsuz bir cür'etle... sanırım ağır gelen bensiz de mutlu olunuşuyla aslında benimle olamadığı mutluluktu sanırım