Kasım 22, 2010

hayat


     Yaşam kelimesi çok hafif kalıyor hayatın yerine kullanılınca diyordu biri yıllar yıllar evvel bir yerde okumuştum, az önce düşünüyordum umutsuz evkadınlarının yeni sezon tekrarını izlerken aklıma gelen cümleyi ve buldum aslında tek bi cümle değil neyse açayım; geçen yıl nisan ayından bu yana farkına varmadan yada bir tyler durden darbesiyle -bak resim üstte sırıtan ve benim favori adamımı yıkıp geçen silik sinik bi adama çeviren eviren namı diğer ikinci kişilik tyler durden ve çalışmaktan uyuşmuş, konformist, sıradan yiyip içip yaşayan ve kaybolmuş insan tipi adı bile olmayan hepimiz gibi çarkın bir dişlisi insancıklardan biri iken içindeki trafik canavarını farkına varmadan dışarı çıkarmış bir insan tyler'ın pasif alt kişiliği yada sureti sadece tylerın, bi tanecik aşkım edward norton'ın canlandırdığı bir ismin bile çok görüldüğü karakter. Dövüşle hayata dönen belki de yediği yumrukla tekrar hissetmeyi başlayan biri bay x , bu filmi izledikten epey bi süre sonra uyku manyağı ben acaba bi tyler da bende var mı amanın yoksa yok yok olmasın diye epey bi süre paranoyaya kapılmıştım sonra dedim benden ne köy ne kasaba ne de film çıkar neyse konu iyice dağıldı toparlayayım. Hayatımı diyordum işte bir buçuk yıl evvel kökünden -öyle köklü bir ilişki olamadı içerisinde maalesef neyse bu ayrı bi konu başlığı- kavrayıp öyle bir sarstım ki o saatten sonra ne geriye döndüm ne de yıktığım köprülerin altında kalanlara yandım. Sanırım gogıl yeni arka planımda o ruh halimi yansıtıyor, köprü ayakları çelikten sanırsam çoşkun bir denizin üstüne yapılmış iyice inceleyince neden her açıldığında bi süre bakıyorum anlamış değilim ama ben bu iremi seviyorum güçlü evet ama hala özverili hem daha da insan daha bi  anne daha bi güzelim evet kendimi seviyorum artık ne olursam olayım kabulüm artık kendimi yargılamaktan öteye geçebiliyorum sadece asmıyorum artık ne kendimi ne yüzümü öyle çok, şimdi bu yazıyı tamamlayıp oğlumun kokusuna sarılıp uyumak istiyorum sadece ama aralık sonuna kadar  geceleri çalışıyorum maalesef...  ne yapmak istediğimi artık biliyorum o yüzden bir rahatlama var içimde bir genişlik ferahlık durumu sardı bedenimi. Ben bi garibim yahu hala konuya girmedim hep çok uzun cümleler kurdum ben dolambaçlı, isteyerek değil elbet yani lafı dolandırmayı sevmem hele bana yapılmasını hiç ama hiç, sabırsızım ben ne yapayım işte laf geldi durdu sabıra buydu bütün bu tantanamın sebebi...
     Ben fevri, sabırsız, çoğunlukla tutarsız, tutarsız tam karşılayamaz belki sadece değişken-kararsız neyse bunlar benim en belirgin özelliklerimdir yada sadece kendimi yerden yere vurmayı adet edinmişimdir bilmiyorum belki de bu yaptığım sadece bir savunma mekanizması benim yıllar sonunda edindiğim yani iremi en sert ben eleştiririm en acımasızı bendirim kendime karşı daha ağırı olamaz kolaydır gerisi bu sayede benim için... Sabır diyordum evet; ben susmayı öğreniyorum, kendime saklamayı bazı cümlelerimi pek yapmadığım birşey evet artık yapıyorum ve bu çok hoşuma gidiyor garip bir bilgelik vuruyor bazen yüzüme oturuyor kalıyor ben dalıp gidiyorum sonra gülümseyerek dönüyorum buraya... fonda candan mühim değil çalıyor sevgiliye söylemiyorum ama ben bu şarkıyı sanki geçmişime söylüyorum öylece akıp gitmiş bir hayat sevgili kelimesinin karşılığına oturtamıyorum kimseyi karşılamıyor yüceliğini tutamıyor hiçbiri